- "Sizce güvercinler neden barışın simgesidir? Bokun içinde yemek arayacak kadar iyimser bir tür olduklarından mı?"
- "Bir kadınla tanıştım. Benimle açık açık eğlendi. Öfkelendim. Ağzıma geleni söylemeliydim ona. Ama olmadı; hayatı boyunca hep amaçladığından daha azını söyleyebilmiş birisi olarak, sustum..."
Prof, omuzlarını silkti. "Dert etme, yapabileceğin bir şey yoktu. Çünkü ezikliğimiz çocukluğumuzdan gelir. Ya yoksuldun ya da annen eli sopalı birisiydi. Her iki durumda da kabahat sende değil." - "Sizce güvercinler neden barışın simgesidir? Bokun içinde yemek arayacak kadar iyimser bir tür olduklarından mı?"
- "Bir kadınla tanıştım. Benimle açık açık eğlendi. Öfkelendim. Ağzıma geleni söylemeliydim ona. Ama olmadı; hayatı boyunca hep amaçladığından daha azını söyleyebilmiş birisi olarak, sustum..."
Prof, omuzlarını silkti. "Dert etme, yapabileceğin bir şey yoktu. Çünkü ezikliğimiz çocukluğumuzdan gelir. Ya yoksuldun ya da annen eli sopalı birisiydi. Her iki durumda da kabahat sende değil." - Yorucu bir iş bu: İçki içip içmemeye, her gece aynı rüyayı görüp görmemeye, düz beyaz taşlardan, köpek havlamalarından nefret edip etmemeye karar vermek? Her şeyi unutmamı istiyor; unutmak ölümdür...
- Şimdi! Şimdi yirmi bir yaşında değilim, artık ölmenin de yaşamak gibi zor olduğunu, küçücük bir gözyaşı damlasının içinde yaralı yüreğimi defalarca boğabilecek kadar çok hüznün birikebileceğini biliyorum.
- Uzanıp kendime çekiyorum onu. Bazen içten bir sarılma bin yalandan daha güçlü bir cevap değil midir?
- Hayat sizin için olsa olsa, insanla adı arasındaki o kısa çizgiye sığan her şeydir. Oysa benim için hayat, şu andaki öfkemle biraz sonraki aldırmazlığımın arasında benim bulunmadığım bir yerde, benden uzakta olan her şey.
- Eğer insansanız bazı şeylere aşık olmak zorundasınız. Mesela gülmeye, mesela güneşe, mesela Amcam'ın nedensiz özverisine, mesela direnmeye, mesela marul gibi ekili şeylere. Anlayacağınız, aşık olmak için çok neden vardır ve bizler de iyi birer aşıktık.
- Yarısını uykuda geçireceğim bir hayatım olsaydı. Dertlerin, belaların, acıların, yarısını ortadan kaldırabilseydim, hayatı kolaylaştırmak? Denedim. Ama ne bela işe kalkıştığımı anlamak çok zamanımı almadı. İnsanlar nasıl beceriyorlar? Çözemedim, hiçbir zaman da çözemeyeceğim bir sır bu... (s:141)