- O bilmez mi? Kadın, kız avlamayı o bilmeyecek de kim bilecek? On beş yıldan beri işi gücü bu; şimdi otuzunda, on beşinde başlamış. Doğrusu zeki değil denemez; ince adam, tedbirli, kurnaz adam; o yaratılışta adamın coşkunluğa, şiire kapılmasına imkan yoktur kadın tellalı; daha iyi ya! Aldanmıyor demek.
- Özenile bezenile yazılı bir aşk mektubu almak, namusluluk taslayan bir kız için zevklerin en büyüğüdür; bir an oyunu bırakıp dinlenmiş olur, gönlünü dinlemeye cesaret eder; günde iki mektup yazarsınız.
- Ben, sizden on yaş büyüğüm! Beni nasıl sevebilirsiniz?
- O bilmez mi? Kadın, kız avlamayı o bilmeyecek de kim bilecek? On beş yıldan beri işi gücü bu; şimdi otuzunda, on beşinde başlamış. Doğrusu zeki değil denemez; ince adam, tedbirli, kurnaz adam; o yaratılışta adamın coşkunluğa, şiire kapılmasına imkan yoktur kadın tellalı; daha iyi ya! Aldanmıyor demek.
- İzin verir misin? Gitmeyip kalayım ve seni sadece kardeşinmişim gibi seveyim.
- Söylediklerim hep yalan. Bundan utanıyorum; Tanrı bilir ki benim size saygım vardır, bu saygı size yalan söylememi önlemeliydi. Siz beni seviyorsunuz, bana karşı gerçekçisiniz, size kendimi beğendirmek için işi öyle edebiyata dökmeye ihtiyacım yok.
-Ya? İki dakikadan beri söylediğiniz o güzel sözler demek edebiyattı? - Ben, sizden on yaş büyüğüm! Beni nasıl sevebilirsiniz?
- "Kalbe dokunmasını biliyorlar ama kırarak."
- "Kalbe dokunmasını biliyorlar ama kırarak."
- "Bir roman uzun bir yol boyunca dolaşan bir aynadır. Bazen bu ayna gözlerinize göklerin maviliğini yansıtır, bazen de yol arkalarındaki çamurları. Torbasında aynayı taşıyan adam da sizin tarafınızdan ahlaksız olmakla suçlandırılacaktır. Aynası çamuru gösteriyor diye, siz de kalkıp aynayı suçluyorsunuz! Çamurun bulunduğu yolu, daha doğrusu suyun birikmesine ve çamurun olmasına fırsat veren yol müfettişini suçlasanız iyi edersiniz."