- Sizin ulkenizdeki küçük kızlar ,çamaşır makinesi ile buzdolabının arasındaki boşluğa gizlenip,etraflarının yeşil yılanlar ve maymunlarla sarılı olduğu bir ormanda olduklarını hayal ederler.ben ve ablam ,yeşil yılanlar ve maymunlarla dolu ormanda bir boşluğa gizlenip,camasir makinemiz ve buzdolabının olduğunu haya ederdik.siz makineler dünyasında yaşıyorsunuz ve kalbi çarpan şeylerin dusunu duruyorsunuz.biz makineleri dusluyoruz çünkü çarpan kalplerin bizi terk ettiğini gördük.
- Barış, insanların birbirine gerçek adlarını söyleyebildikleri bir zamandır.
- Çayın tadı ülkemin tadına benzer: Acı ve sıcak, güçlü ve anılarla keskin. Özlem tadındadır. Sonra kaybolur; dudakların hala sıcakken tat dilinden kaybolur. Sisin içine uzanan tarlaların kaybolduğu gibi kaybolur.
- Barış, insanların birbirlerine gerçek adlarını söyleyebildikleri bir zamandır.
- 'Barış ne demektir biliyor musun Charlie?' Charlie kafasını salladı. 'Barış, insanların birbirlerine gerçek adlarını söyleyebildikleri bir zamandır.'
- Geldiğim yerde barış yoktu ama binlerce söylenti vardı. Her zaman şu ya da bu iş için bir yerlere gidebileceğin fısıldanırdı. Ama burada ploblemimiz tam tersi, Böcek. Barış var ama nereye gideceğimizi bilmiyoruz, ne dediğimi anlıyor musun ?
- Çayın tadı ülkemin tadına benzer: Acı ve sıcak, güçlü ve anılarla keskin. Özlem tadındadır. Bu sizi ne kadar hüzünlendiriyordur kim bilir; olmayan annelerini özleyen çocuklar gibi. Üzgünüm.
- Ve gözlerinizin önünde yarın olduğu için, bugünü göremiyorsunuz.
- ''Bir yara izinin asla çirkin olmadığı konusunda bana katılmanızı rica ediyorum. Yara izini yapanlar bunun aksini düşünmenizi isterler. Ama siz ve ben, onlara kafa tutma konusunda bir anlaşma yapmalıyız. Bütün yara izlerini bir güzellik olarak görmeliyiz. Tamam mı? Bu bizim sırrımız olsun. Çünkü, tecrübelerime dayanarak söylüyorum, ölürken yara izi olmaz. Yara izi 'Ben kurtuldum' demektir.''