Köyün insanları onu yine de astılar. Çünkü o bir zenciydi.

Bu ülkede cesur olmak kolay: sıkıntıyı göze alıp herkesin görebildiğini dile getir, yeter.

...Bir ailede kızkardeşler varsa küçük kız büyük kızla aynı anda herşeyi öğrenmeye başlar, bunu bilmeliydiniz...

- Neden bu kadar kibirliler ? diye sordu Chloe. Calismak o kadar da iyi bir sey degil mi ki ? - Onlara bunun iyi bir sey oldugu soylenmis. Genelde bu iyi bir sey zannedilir. Aslinda kimse boyle dusunmez. Aliskanliktan yapilir tam da bunu dusunmemek icin iste. - Yine de makinelerin yapabilecegi bi isi yapmak aptalca. - Makineleri yapmak gerekir dedi Colin. Bunu kim yapacak ? - Ah, tabii ki yumurta yapmak icin bir tavuk gerek, ancak bir kez tavuk oldu mu bir suru yumurtaya sahip olabiliriz. O zaman en iyisi tavuktan baslamak. - Makinelerin uretilmesini neyin engelledigini bilmek gerekir. Herhalde zaman yoklugundan. Insanlar hayatlarini yasayarak zaman kaybediyorlar, boylece onlara calismak icin zaman kalmiyor. - Aslinda tam tersi degil midir ? diye sordu Chloe. - Hayir, dedi Colin. Eger makineleri yapmak icin zamanlari olsaydi, sonra bir sey yapmalarina gerek kalmayacakti. Yani soylemek istedigim onlari calismadan yasatabilecek makineleri yapmak yerine yasamak icin calisiyorlar. - Cok karmasik, dedi Chloe. - Hayir, dedi Colin. Cok basit. Ancak anlasilacagi gibi hemen harekete gecmek gerek. Birbirini yok eden seyler yapmakla o kadar cok zaman kaybediliyor ki. - Ama sen onlarin evlerinde kalip, karilarini opmeyi, havuza ve eglenmeye gitmeyi daha cok seveceklerini dusunmuyor musun ? - Hayir, dedi Colin, cunku bunu dusunmuyorlar. - Calismanin iyi bir sey oldugunu dusunmeleri onlarin hatalari mi ki ? - Hayir, dedi Colin, onlarin hatalari degil. Cunku onlara dendi ki: calismak kutsaldir, iyidir, guzeldir, her seyden onemlidir ve sadece calisanlarin her seye hakki vardir. Onlari sadece her zaman calismalari icin duzenlediler, o zaman da her seyden yararlanamadilar. - O zaman aptallar, dedi Chloe. - Evet aptallar, dedi Colin. Bu yuzden calismanin en iyi sey oldugunu kendilerine inandiranlarla anlastilar. Bu onlarin gelismelerini ve bir daha calismamayi dusunmelerini engelliyor. - Baska seylerden konusalim, dedi Chloe. Bu konular cok can sikici, Saclarimi sevdigini soylesen. - Daha once soylemistim...

Biraz daha açınca, Wyoming caddesi ve California sokağının arasından Finlandiya elçilğinin bayrağının ucunu seçebiliyordum. Pek net değil. Gözlerde zorlanma. Pencereyi kapatalım.

Ona bakıyorum. Bir tabanca var elinde. Tehlikeyi göze alabilirim, hıyar gibi ateş ediyordur mutlaka. Ama yapmasam daha iyi, eğer kötü nişan alırsa beni vurabilir.

"" sanıyordu ki iyilik yapmakla iyilik bulunur, oysa böyle bir şey olsa bile, bu sadece bir rastlantıdır. önemli olan tek bir şey vardır o da öç almak hem de fazlasıyla.''

Anı yoktur... Anıların kendisinden kaynaklanan, başka bir kişilikle yaşanmış, bir başka hayat vardır...Gerçek zaman, eşit saatlere bölünmüş, mekanik bir yapı değildir. Tüm bunların sonunda burnunuza gelen şey, "katmerli papatyaların ateşte yanan kalplerinin kokusu" olacaktır...

"Her senin için ölürüm diyene öl deseydik keşke... Yalnız kalırdık belki ama; en azından ortalık çöplükten arınırdı..."

''Aşk bazen, asla sahip olamayacağın birini sevmektir...''