- Kafasının içi, pırıl pırıl bir günün üzerine kapatılmış koyu renk perdeli bir oda gibiydi.
- Tanrıların öykülerini anlatır, ama ipliğini sıradan insanın yüreğinden dokur.
- Başbakan da kendine has bu açıksözlülükle,daha fazla polis karakolu açılacağını,daha fazla polis işe alınacağını ve hukuk ve düzeni korumak adına yollarda daha fazla polis devriyesi gezeceğini söylemekten kaçınmıyordu.
- Modern kentler için kabul edilemez bir davranış sergileyen iki küçük kız suçlu,polis çevirmesinden kurtulmayı başarıp,trafik ışıklarında dururken,deri koltukları ile güneş gözlükleri arasında sandviçini yemekte olan bir kadına yaklaştılar.Kızlar hiç utanıp sıkılmadan kadından para istediler.Kadın zengin ve nazikti.Suçluların boyları, arabasının penceresinden daha yüksek değildi.Adları Rukmini ve Kamli'ydi.Veya belki de Mehrunissa ve Şahbanu.(Kimin umurunda ? )Kadın onlara biraz para verdi,birkaç da annece öğüt sıraladı.Kamli'ye(ya da Şahbanu'ya)10 rupi uzattı.''Paylaşın'' demeyi ihmal etmedi ve yeşil ışık yanar yanmaz gaza basıp uzaklaştı.
- Gökte uçan Sukhoi savaş jetleri zıpkın şekli oluşturdular.Jetlerin her birinin maliyeti bir milyar rupinin üzerindeydi.Daha sonra 4 milyarlık Shiva's Trident geliyordu. Kalabalığı oluşturan insanlar başlarını zayıf kış güneşine doğru çevirdiler ve bir alkış kopardılar.Gökyüzündeki jetlerin parıldayan gümüş sırtları,Rukmini'nin ve Kamli'nin(ya da Mehrunissa'nın ve Şahbanu'nun)ölümüne mücadelelerinin bir yansımasını taşıyordu.
- Güney Orissa'nın alçak,düz tepeleri,orası Hindistan adında bir ülke ya da Orissa adında bir eyalet olmadan çok önceleri Dongria Kondh'un yurduydu.Tepeler Kondh'a gözcülük ediyorlardı.Kondh da tepelere ve yaşan tanrılar olarak onlara tapınmaktaydı.Şimdi bu tepeler,barındırdıkları boksit yatakları yüzünden satılmış durumda.Kondh'a göreyse satılan,tanrıydı.Bu tanrının Ram mı,Allah mı,yoksa İsa mı olduğunu artık kendiniz tercih edebilirdiniz.
- Eğer düz tepeler tahrip edilirse,o dağları örten ormanlar da yok edilmiş olacaktır.Böylece,kaynağı orada bulunup,aşağıdaki ovaları sulayan nehirler ve dereler de.Tabii Dongria Kondh da.Hayatlarını Hindistan'ın ormanlık kalbinde sürdüren ve yurtları benzer bir saldırı altında olan yüz binlerce kabile insanı da. Bizim dumanlı,kalabalık kentlerimizde bazı insanlar bu olaylar karşısında,''Ne olmuş yani ? İlerlemenin bedelini birileri ödemek zorunda.''deyip geçiyorlar.Hatta bazıları,''Açıkça söylemek lazım,bunlar miadları dolmuş insanlar''demekten geri durmuyorlar.Onlara kalırsa durum şundan ibaret: ''Herhangi bir gelişmiş ülkeye,Avrupa'ya,Amerika Birleşik Devletleri'ne,Avustralya'ya bakın -hepsinin bir 'geçmiş'i var.Gerçekten var.Öyleyse niçin 'bizim' de olmasın ?''
- Başbakan 9 Haziran 2009'da parlamentoya hitap ederek,hükümetin asıl kaygısını oluşturan meseleyi şöyle dile getirecekti':''Şayet solcu aşırılık ülkemizin,muazzam doğal maden kaynaklarının ve başka kıymetli zenginliklerinin bulunduğu önemli kısımlarında boy atmaya devam ederse,bu durum yatırım iklimini kesinlikle etkileyecektir.''
- Şimdi Hindistan'ın göbeğindeki Maoist gerilla ordusu,tümüyle,çaresiz durumdaki ve (ancak güney-Sahara Afrikası'yla kıyaslayabileceğimiz)kronik açlık koşullarında yaşayan kabile insanlarından oluşuyor.Onlar hala-Hindistan'ın altmış yıllık sözde bağımsızlığından sonra bile -eğitim,sağlık bakımı yada yasal imkanlara kavuşamamış insanlar.Onlar,küçük tüccarlar ve tefeciler tarafından habire dolandırılarak,onyıllardır acımasızca sömürülmüş ve polis ile orman koruma muhafızlarının kadınlarına tecavüz etmeyi bir hak olarak görmeyi sürdürdüğü insanlar.Onların kendi vakarlarına bir nebze olsun kavuşmaları bile,büyük ölçüde,onyıllardır onlarla sırt sırta yaşayıp çalışan ve mücadele eden Maoist kadrolar sayesinde mümkün olmuş.
- Kabileler silaha sarılmışlarsa eğer,bunun sebebi,kendilerine şiddetten ve ihmalden başka hiçbir şeyi reva görmeyen bir hükümetin şimdi sahip oldukları son şeyi,yani topraklarını da ellerinden almaya kalkışması.Çok açık ki,hükümet tek amaçlarının sadece bölgelerini 'kalkındırmak' olduğunu iddia ettiğinde,bu tür laflara hiçbiri inanmıyor.Açık ki,National Mineral Devolepment Corporation tarafından Dantewada ormanlarında uçakların rahatlıkla inip kalkacağı şekilde düz ve geniş yollar inşa edildiğinde,bu yolların çocuklarının rahatlıkla okula gidebilmeleri için planlandığına hiçbiri inanmıyor.Dahası onlar,eğer toprakları uğruna mücadele etme yolunu seçmezlerse,kesin olarak ortadan kaldırılacaklarına inanıyorlar.Silaha sarılmalarının sebebi de bu.